Onur Yürüyüşlerine Saldırı ve Tiflis’te Öldürülen Gazeteci #ÜzerineBirŞeyler

Üzerine Bir Şeyler
6 min readSep 3, 2021

Yazan: Fulden Ergen

2021 İstanbul Onur Yürüyüşü, henüz başlamasına saatler varken polis saldırısına uğramıştı. Yürüyüş Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından yasaklansa da, her yürüyüşünü Onur Yürüyüşü belleyenlerin iradesiyle 26 Haziran 2021 Cumartesi günü saat 17.00’de başlayacaktı. Binlerce insan Taksim’de bir araya gelmeye hazırlanıyordu. Fakat Yürüyüş’ten iki saat evvel, saat 15.00 sularında polis Mis Sokak’ta bir araya gelen kitleye saldırmış ve 30’dan fazla kişiyi gözaltına almıştı.

İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, her bir yanına metro döşetmekle övündüğü şehrin göbeğinde olanlara sessiz kalmıştı. Gürcistan’da sokak saldırıları düzenleyen aşırı sağın bu topraklardaki temsilcilerinin ölüm tarihlerini ezbere bilen ve istisnasız her birini anan İmamoğlu, LGBTİ+ hareketin yegane talebinin eşcinsel evlilik olduğu sanrısının etkisinde, toplumun eşcinsel evliliğe hazır olmadığını da 2020 yılında söylemişti.

Ana akım medya, muhalefet partileri ve hatta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun dahi görmezden gelmeyi tercih ettiği Onur Yürüyüşü, yetkili mercilerin sessizliğinin üzerinden atlayarak geniş kitlelerin gündemine girmeyi başardı. Fakat bunu sağlayan eylemin kendisinden ziyade, bir gazetecinin polis tarafından saldırıya uğraması olmuştu.

Onur Yürüyüşü’nü haberleştirmek üzere Mis Sokak’ta olan AFP Muhabiri Bülent Kılıç, birçok eylemciyle birlikte işkence görerek gözaltına alınmıştı. Gözaltı esnasında nefes alamadığını söyleyerek bağıran Kılıç’ın sesi polise ulaş(a)mamıştı. Kılıç, nefesinin üzerine çullanan ve kendi hayatına kast eden polis şiddetini tarif ederken, 1993’te gözaltına alındığı spor salonuna öldürülen gazeteci Metin Göktepe’yi anmış ve şunları demişti

“Orada bir gazeteci öldürülmeye çalışıldı. Orada o insanlar tepki vermese, yan sokaktaki karanlık İmam Adnan Sokak’ta olsaydım benim oradan cesedim çıkardı

Coğrafya bir sokaktan öbürüne kaderimizi değiştirirken, Türkiye’ye çok da uzak olmayan bir coğrafyada, Gürcistan’da, bir gazetecinin kaderi bir sokaktan öbürüne değiş(e)memişti

coğrafyada, Gürcistan’da, bir gazetecinin kaderi bir sokaktan öbürüne değiş(e)memişti.

Tiflis Onur Yürüyüşü’ne Düzenlenen Saldırı

5 Temmuz 2021 Pazartesi günü yapılması planlanan Tiflis Onur Yürüyüşü, tıpkı İstanbul’da olduğu gibi, karşı karşıya kaldığı saldırılar sonucu düzenlenemedi. İstanbul’daki polis saldırısından farklı olarak, Tiflis Onur Yürüyüşü’nün yapılmasını imkansız kılan sağ gruplardı.

Yürüyüş günü aktivistler Tiflis Onur Yürüyüşü ofisinde bir araya gelmişlerdi. Sokaklarda toplanan sağcılar, aktivistlerle birlikte yürüyüşü haberleştirmek üzere alanda olan gazetecileri de darp etmişti. Kolluk kuvvetlerinin yürüyüşe katılanların güvenliğini sağlayamayacağı endişesiyle, Tiflis Onur Yürüyüşü organizatörleri yürüyüşün iptal olduğunu duyurmuştu.

Gürcistan Başbakanı Irakli Garabishvili, Onur Yürüyüşü’nü “Gürcü toplumunun geniş bir kesimi için kabul edilemez” olarak tanımlamıştı. Tiflis belediye başkanı Kakha Kaladze, Onur Haftası düzenlemenin uygun olmadığını söylemiş ancak saldırıları kınamıştı.

Yapılamayan Onur Yürüyüşü’nün hemen ertesinde, 6 Temmuz 2021 Salı günü, binlerce insan Tiflis’teki parlamento binasının önünde toplanarak saldırıyı protesto etmişti. Parlamento önünde toplanan kalabalık, Gürcistan’daki LGBTİ+ hareketi kadar basın özgürlüğünün de güçlenmesi yönünde önemli ve tarihi bir adım atmış oldu.

LGBTİ+ Hareketi ve Basın Özgürlüğü Kesişimi

Parlamento önünde toplanan kalabalık, LGBTİ+ların özgürlüğünün toplumun çok daha geniş kesimlerinin sorumluluğu olduğunu gösterdi. Bu tarihi refleksi ne yazık ki acı bir sonuç izledi. Onur Yürüyüşü günü saldırıya uğrayan gazeteci Alexander Lashkarava bir hafta sonra tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. İstanbul’da Kılıç’ı teğet geçen ölüm, meslektaşı Lashakarava’yı sınırın hemen ötesindeki bir ülkenin başkentinde bulmuştu. (Üstelik Lashakarava’nın yaşamını yitirdiği aynı hafta, Afganistan ve Hollanda’da da iki farklı gazeteci daha öldürüldü.)

İki farklı gazeteci, Lashakarava ve Kılıç, iki farklı coğrafyada aynı nefretten beslenen saldırılara uğradı. Saldırılar, LGBTİ+lara duyulan nefretin bir uzantısıydı ve nefretin neticesi basın özgürlüğüne doğrudan bir müdahale oldu.

LGBTİ+ların hak ve özgürlüklerinin kısıtlanması, sadece LGBTİ+ların alanını daraltmıyor. Basın mensuplarının doğrudan saldırıya maruz kalmasının yanı sıra, medyada sansür ve otosansür, medya kuruluşlarına aktarılan kaynakların azalması gibi çeşitli sorunlarla da karşılaşıyoruz. Nefret dilinin yeniden üretilmemesi ve LGBTİ+ların yaşadığı zorlukların kamuoyunun gündemine taşınması için medyaya, özellikle geleneksel medyaya hala büyük ihtiyaç duyuyoruz. LGBTİ+ hareketinin ve basın özgürlüğünün kesişiminde daha adil bir geleceği arayıp arayamayacağımızı, Gürcistan bağlamına çok daha hakim biriyle birlikte düşünmek istedim. Yıllardır medyayı izleyerek raporlaştıran ve Gürcistan’daki LGBTİ+ hareketinin hem tanığı hem takipçisi olan Lasha Kavtaradze’ye Gürcisten’da olan biteni sordum.

F: Tiflis Onur Yürüyüşü’ne saldırılar medyada kendine nasıl yer buldu?

Gürcistan medyasını topyekün olarak ele almak mümkün değil, öncelikle farklı medya organlarını birbirinden ayırmak gerekiyor. Medya kuruluşlarını 3 farklı kategoriye ayırabileceğimizi söyleyebilirim. İlki, çoğunlukla dijital olan, demokratik değerlerle işleyen, genellikle de uluslararası kurumlar tarafından fonlanan medya. Bu kategorideki medya kuruluşları hali hazırda Gürcistan’daki kuir hareketin destekçisi ve LGBTİ+ meselelerini gazetecilik ilkelerine uygun ve olması gerektiği gibi haberleştiriyor. İkinci kategori, sağ muhafazakar, ulusalcı medya. Sağ medya, kuirlere yönelik nefreti yıllardır körüklüyor ancak bu medyanın ulaştığı insan sayısı görece kısıtlı ve belirli bir kesime hitap ediyor. Üçüncü kategori, ana akım medya ise büyük televizyon kanallarını kapsıyor. 2011’de ilk kez düzenlenen LGBTİ+ yürüyüşünden bu yana, ana akım medyanın tutumu büyük ölçüde ve olumlu yönde değişti. Özellikle, Gürcü Ortodoks Kilisesi’nin destek çıktığı, 10.000’e yakın sağcı sivillerin yaklaşık 50 kişilik kuir aktiviste saldırdığı 17 Mayıs 2013 tarihli yürüyüş, bu dönüşüm sürecinde önemli bir dönüm noktası oldu. Ana akım medyanın, son yıllarda kuir meselelere görece açık oluşu ve LGBTİ+ları destekleyen bir tutuma sahip olması beni şaşırtıyor. Elbette, ana akım medya hala gelişmeye muhtaç, fakat genel seyrin olumlu olduğu söylenebilir.

2021 yılında ise, gazeteciler kuir aktivistlerin doğal müttefiki haline geldi. Onur Yürüyüşü’nün yapılması planlanan 5 Temmuz 2021 günü neo-ulusalcı ve kilise destekli saldırganlar alanları işgal edince, kuir aktivistler sokaklara inemedi. Fakat saldırgan gruplar LGBTİ+lara yönelik nefretlerini, eylemleri haberleştirmeye çalışan gazetecilere yöneltti. Neo-ulusalcıların bu saldırı için hazırlıklı olduklarını görülüyordu, gazetecilere saldırının kasti ve planlı olduğu anlaşılıyordu. Sadece 5 Temmuz 2021 günü, 50’den fazla gazeteci sokaktaki öfkeli kitlenin saldırısına uğradı.

F: Onur Yürüyüşü’nün yanı sıra, LGBTİ+ların birbirleri ile ve/ya LGBTİ+ haklarını destekleyenlerle bir araya gelebildiği, temas edebildiği alanlar neler? Gece hayatı ve clubların iyi bir örnek olduğunu biliyorum, başka örnekler var mı merak ediyorum.

L: Koronavirüs salgını sebebiyle son bir buçuk yıldır kamusal hayat oldukça kısıtlı. Yine de, clubların başı çektiği gece hayatı, son yıllarda Gürcistan’daki kuirlerin en büyük destekçisi denebilir. Neredeyse tüm büyük clublar, çeşitli yöntemlerle LGBTİ+ları destekliyor hatta kuirlerle dayanışmak üzere açıklamalar yayınlıyorlar. Dolayısıyla gece hayatının kendisi, LGBTİ+ların birbirleri ve destekçileri ile karşılaşabildikleri, temas edebildikleri önemli alanlardan. Clubların yanı sıra, LGBTİ+lara alan açan barların, cafelerin, restoranların sayısı gün geçtikçe artıyor. Bit pazarları da Tiflis Pride inisiyatifi ve çeşitli diğer sivil toplum örgütlerinin bulunduğu fiziksel mekanlar olarak öne çıkıyor. Yalnızca bit pazarları değil, sivil toplumun düzenlediği çalışmaların neredeyse tümü önemli karşılaşma alanlarından.

F: Binlerce insanın parlemento önünde bir araya gelmesinin yankıları neler oldu? Protestoya toplumsal destek sağlandı mı?

Kamuoyunun LGBTİ+lara desteğini sayısal olarak ölçmek güç, zira LGBTİ+lara yönelik baskı pek çok insanın desteğini dile getirmesini engelliyor olabilir. Öte yandan, demokrat ve/ya muhalif kesimlerin kendi içinde de fobik görüşlerin var olduğunu biliyoruz. Yine de, kamuoyunda kuirlere yönelik desteğin artığını kesinlikle söyleyebiliriz. LGBTİ+ olarak açılan insanların sayısı gün geçtikçe artıyor, artan görünürlük sayesinde LGBTİ+ların tabir-i caizse kimseyi ısırmadıkları anlaşılıyor. Ayrıca, dijital iletişim teknolojileri sayesinde insanlar bilgiye daha hızlı ve kolay ulaşıyor. Bu sayede medyada ve kamusal alanlarda tartışma zemini genişliyor. Dolayısıyla, Onur Yürüyüşünün yapılması planlanan günün ertesinde parlamento önünde toplanan kalabalığın, hali hazırda bir süredir LGBTİ+lara yönelik desteğin artması sonucu, LGBTİ+ların haklarını da savunduğu söylenebilir. Bununla birlikte protestocular, kendi özgürlüklerini korumak için de sokaklara indi. Çünkü Onur Yürüyüşü vesilesiyle, kilise ve hükümetin desteğini arkasına alan neo-ulusalcı grupların, kendi değerleri ve ‘genel ahlak’ kurallarına uygun olmadıklarını düşündükleri herhangi bir topluluğa rahatlıkla saldırabileceği görülmüş oldu. 2013’te LGBTİ+ aktivistler, 2018’de clubberlar, 2019’da marijuananın yasallaşmasını savunanlar ve yine 2019’da kuir bir filmi izlemeye giden topluluklar, benzer şekilde neo-ulusalcıların saldırılarına maruz kalmıştı. 2021’de bu gruplara, gazeteciler eklenmiş oldu. Neo-ulusalcıların saldırıları, demokratik toplumsal değerlere bir saldırı olarak algılandı. Çoğunlukla, neo-ulusalcılarla saldırı altında olan toplulukların çatışmaları, toplumsal yarılmanın dış politikadaki konumlanmaların bir uzantısı, yani Rusya yanlılılarının AB / Batı destekçileriyle çatışması olarak yorumlanıyor. Elbette saldırıları sadece Rusya ve AB yanlılarının kavgası diye okumak abartılı bir yorum ve meselenin basitleşmesine yol açıyor.

Ne yazık ki bu saldırılar, irili ufaklı şekilde tekrarlandıkça ve kamuoyunun gündemini meşgul ettikçe Gürcistan toplumunun karşı karşıya olduğu yoksulluk, işsizlik, sosyal güvenlik politikalarının eksikliği, ev içi şiddet, kadına yönelik şiddet gibi pek çok köklü sorunun çözümü yönünde adım atmamızı da engelliyor.

F: Gürcistan’daki LGBTİ+ları desteklemek isteyenlere ve Türkiyeli okuyuculara bir mesajın var mı?

L: Türkiyeli insanlar demokratik değerlerin benimsenmesinde ve özgür bir yaşamın kurulmasındaki çabalarıyla son birkaç on yılda bizlere ilham oluyor. Pek çok Gürcü, özellikle de kuir Gürcü, çevrelerinden gördüğü baskıdan kurtuluşun yolunu, kendini güvende olabileceklerini ve özgürce yaşayabileceklerini düşündükleri Türkiye şehirlerine gitmekte buluyor. Fakat, Türkiye’deki kamu politikalarındaki sorunları, devlet yönetiminin demokratik süreçlerden kopuşunu da görüyoruz. Türkiyeli kuirlerin cesaretiyle ilham veren mücadelesini ve yaşadıklarını, özellikle 8 Mart Kadınlar Günü ve Onur Yürüyüşünü yakından takip ediyoruz. 2013 Gezi eylemleri sırasında sizlerle ne kadar gurur duyduğumu hatırlıyorum, pek çok arkadaşım da İstanbul’dan paylaşım yapıyor, eylemlere katılıyordu. Gezi, 8 Mart Kadınlar Günü eylemleri, Onur Yürüyüşleri bu mücadelede ortak olduğumuzun göstergesi. Hem Türkiye hem de Gürcistan toplumuna inancım büyük ve bu zorlu günleri atlatacağımızı düşünüyorum. Mücadelemiz ortak, zaferimiz de ortak olacak.

Lasha’yı Tanıyın:

Lasha Kavtaradze, Norveç’teki Bergen Üniversitesi ve Kristiania Üniversitesi’nde PHD adayı. Yüksek lisans derecesini İsveç Uppsala Üniversitesi “Dijital Medya ve Toplum” bölümü, lisans derecesini ise Tiflis Devlet Üniversitesi Medya ve Kitlesel İletişim bölümlerinden aldı. Medya ve iletişim alanında profesyonel geçmişi olan Kavtaradze, 2010 yılından bu yana medya ve insan hakları odağında çalışan kurumlarda gazeteci, televizyon ve radyo yapımcısı, iletişim müdürü ve medya araştırmacısı olarak çalıştı. Şimdilerde Norveç, Oslo’da yaşayan Kavtaradze, bilgi doğrulamanın ve eleştirel dijital kaynak geliştirme pratiklerinin otomatize edilmesi üzerine çalışıyor. Aynı zamanda yazar olan Kavtaradze’nin, çeşitli medya araştırması raporları, aşırılık ve terörizm konularında çalışan gazetecilere yönelik rehber kılavuzu yayımlandı.

--

--

Üzerine Bir Şeyler

Lgbti+ ve kadın bakışıyla; diziler, politika,hazlar-bedenler, teknoloji, mizah, kültür, filmler, spor #ÜzerineBirŞey